William Faulkner’dan Yazı Yazmak Üzerine 20 Tavsiye

Ona 52 yaşında verilen Nobel ödülü ve lafını etmeden geçemeyeceğimiz iki Pulitzer, iki de Ulusal Kitap Ödülü ve okurlarının ölümsüz sevgisini kazandıran kendine özgü sesi ve kıvrak zekası ile William Faulkner; Amerika’nın yetiştirdiği en iyi yazarlardan birisidir. O, eserlerini defalarca okusanız da bunları nasıl başardığını anlayamamanızı sağlayan bir büyüye sahiptir. Ama bu kimsenin ondan bir şeyler öğrenemeyeceği anlamına gelmez. Röportajlarla pek ilgilenmemiş olsa da ustalığını birkaçında paylaşmıştır; ayrıca 1957-1958 yılları arasında Virginia Üniversitesinde yazar olarak ikamet etmiş ve oradaki öğrencilerle yaptığı bazı eğitsel söyleşileri halkla paylaşılmıştır. Faulkner 120 yıl önce bugün New Albany, Mississippi’de doğdu. Onun doğum gününü kutlamak ve çalışmalarından ders çıkarmak için; aşağıda bir yazarın yaşamı; karakter ve sanat üzerine verdiği değerli tavsiyelerini inceleyelim.

“Bir yazar olmak” üzerine:
“Bir ‘yazar’ olmak yerine yazmakta olun. Bir ‘yazar’ olmak durgun olmak demektir. Yazı yazma eylemi hareket, aktiflik, yaşam içerir. Hareket etmeyi bıraktığında, ölüsün demektir. Okumayı öğrendikten sonra, hiçbir zaman yazmaya başlamak için çok erken değildir.”(The Daily Princetonian, 1958)

Yazı yazmaya nasıl yaklaşmalı:
“Amatör kalın. Para için değil haz için yazmalısınız. Haz veren bir şey olmalı. Ayrıca heyecan verici olmalı. Yazarken olmasa da, yazdıktan sonra bir heyecan, bir tutku hissetmelisiniz. Bu, kamaşmış gözlerle eserinize bakmak, ondan gurur duymak değildir. Bu elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı bilmekle ilgilidir. Bir sonraki sefere daha iyi olacağını bilmenizle ilgilidir.”(The Daily Princetonian, 1958)

Teknik üzerine:
“Eğer yazar teknikle ilgileniyorsa bırakın ameliyat ya da tuğlacılık yapsın. Yazı yazmanın ne mekanik bir yolu ne de kestirmesi vardır. Bir teorinin peşinde koşan genç bir yazar aptallık ediyordur. Kendinizi hatalarınızla geliştirin; insanlar sadece yanlışlarından öğrenirler. İyi bir sanatçı kimsenin ona tavsiye verebilecek kadar iyi olmadığına inanır. Sıradışı bir kibri vardır. Ondan öncekilere ne kadar çok imrenirse imrensin, onları alaşağı etmek ister.”(The Paris Review, 1956)

Bir romana başlamanın en iyi yolu:
“Karakteri zihninizde yaratmak olacağını söyleyebilirim. Zihninizde olduğunda, doğru ve gerçek olduğunda, karakter kalanını kendisi halleder. Bu gerçekleştikten sonra yapmanız gereken tek şey onun adımlarını takip edip yaptıklarını ve söylediklerini not etmenizdir. Bu sindirim ve üretim sürecidir. Karakteri bilmeniz gerekir. Ona inanmanız gerekir. Onun yaşıyor olduğuna inanmanız, ve tabii ki, ardından, onun gerçekleştirebileceği eylemleri seçmeniz gerekmektedir. Böylece yaptığı şeyler başından beri inandığınız karaktere uygun olur. Bundan sonra, onu kağıda dökme işi gayet mekaniktir. Yazma işinin büyük bir bölümü kalemi kağıda koymadan önce gerçekleşir. Ama karakter sizin inançlarınıza ve deneyimlerimlerinize göre doğru olmalıdır. Biraz önce söylediğimiz gibi, okuduklarınızı, hayallerinizi, duyduklarınızı, bir ölçü birimi olarak kullandıktan sonra size gerçek geliyorsa, önemliyse ve hareket ediyorsa, kağıda dökme işlemi çok zor olmayacaktır.” (1958’de Virginia Üniversitesinin mezunlarıyla gerçekleştirdiği bir söyleşiden)

Bir roman yazarını iyi kılan şeyler hakkında:
“Yüzde doksan dokuz yetenek… Yüzde doksan dokuz disiplin… Yüzde doksan dokuz çalışma. [İyi bir roman yazarı] ürettikleriyle asla tatmin olmamalıdır. İşi hiçbir zaman yapılabilecek olanın en iyisi değildir. Her zaman hayal edip ulaşabileceğinizi bildiğinizin ötesinde hedefler koymalısınız. Çağdaşlarınızdan ya da seleflerinizden daha iyi olmakla uğraşmamalısınız. Kendinizden daha iyi olmaya çalışın. Bir sanatçı şeytanları tarafından yönlendirilen bir yaratıktır. Onu neden seçtiklerini bilmez ve genellikle sebebini öğrenmeye çalışmakla çok meşguldür. İşini halledebilmek ahlak dışı yollar tercih edebilir. Gasp edebilir, ödünç alabilir, dilenebilir, çalabilir. Sanatçının tek sorumluluğu sanatına karşıdır. Eğer gerçekten iyiyse tamamen acımasız olacaktır. Bir hayali vardır. Bu hayal ona o kadar çok ızdırap çektirir ki ondan kurtulması gerekir. Kurtulana kadar huzuru olmayacaktır. Masasının üstünden her şeyi atar: gurur, onur, edep, güvenlik, mutluluk, hepsi… Hepsi kitabını yazabilmek için atılır. Eğer bir yazarın annesini soyması gerekirse, tereddüt etmeyecektir; “Yunan Mezarına Ağıt” bir sürü yaşlı kadına değerdir.” (The Paris Interview,1956)

Günlük paydosun verilmesi gereken an hakkında:
“Kendime koyduğum tek kural işi hala sıcakken bırakmaktır. Hiçbir zaman kendi yazma sınırınızı aşmayın. Hep hala iyi yazarken bırakın. Böylece yeniden başlaması daha kolay olur. Kendinizi yorduğunuzda, ölümün büyüsü sizi ele geçirir ve büyük sıkıntılar çekersiniz. Dedikleri gibi, onları siz hala güzel görünürken terk edin.” (1956’da Virginia Üniversitesi yazarlık öğrencileriyle yaptığı bir söyleşiden)

Yazım diyalekti üzerine;
“Bana göre diyalekt ne kadar az kullanılırsa o kadar iyidir, çünkü diyalekt ona aşina olmayan insanların kafasını karıştırabilir. Hiçkimse bir karakteri tamamen kendi ağzında yazmamalıdır. Az, seyrek ama fark edilebilir dokunuşlar yapmak en iyisidir.” (1958’deki “Yerinde söz nedir” adlı söyleşisinden)

Karakter üzerine:
“Gerçekler insanların kalplerinden gelir. Okuyucunuza kendi fikirlerinizi sunmaya çalışmayın. Bunun yerine, karakterlerinizi onları gördüğünüz gibi tanımlamaya çalışın. Tanıdığınız bir kişiden, başka bir kişiden ve kendinizden bir şeyler alıp insanların bakıp bir şeyler anlayabileceği üçüncü bir insan yaratın.” (The Daily Princetonian,1958)

Yazı yazmak için ideal yaş üzerine:
“Kurgu için en iyi yaş otuz beş ile kırk beş arasıdır. Ateşinizin tamamı tükenmemiştir ve daha çok şey biliyorsunuzdur. Kurgu yavaştır. Şiir için on yedi ile yirmi altı arasıdır. Şiir yazmak tüm ateşin tek bir rokette birleştiği bir mekik fırlatışı gibidir.” (Western Review,1946)

Stil üzerine:
“ [Kendi stilimi] oluşturmadım. Bana göre stil zanaatle ilgili bir şeydir ve stilinin üzerine düşünen, stil üretmek üstüne düşünen ya da bir stil takip eden insanların büyük ihtimal söyleyecekleri pek bir şey yoktur, bunun da farkındadırlar ve bundan korkuyorlardır. Bu yüzden bir stille yazarlar; mükemmel defineleriyle. Walter Pater’a dönüşürler; çok güzeldir, ancak çok şey içermez. Bana göre stil basitçe zanaatin dallarından birisidir. Anlattığınız hikaye kendi stilini size dayatır, bugün bir stil güzeldir, yarın bir başkası. Ve iyi bir marangoz gibi, kişi deyim yerindeyse taklit yapmalıdır… Ama stil bana göre tesadüf eseridir.” (1956’da Virginia Üniversitesi yazarlık öğrencileriyle yaptığı bir söyleşiden)

Gerçeğe karşı yazmak üzerine:
“Günümüzün trajedisi uzun süredir kendini devam ettiren ve bizim bıkmaya başladığımız genel ve evrensel bir fiziksel korku üzerinedir. Artık ruhani sancılar yoktur. Sadece tek bir soru vardır: Havaya uçurulacak mıyım? Bu yüzden, günümüz bay ve bayan yazarları kendisiyle çelişen insan kalbinin sorunlarını unutmuştur. Bu sorunlar başlı başına iyi eserler çıkartır çünkü yazmaya, ızdıraba ve terinize değerdir.

Onları tekrar öğrenmesi gerekmektedir. Kendisine her şeyin temelinde korkmak olduğunu öğretmelidir. Kendisine bunu unutmayı öğretmelidir. Çalışma alanında kalbin eskimiş gerçekleri dışında hiçbir şey bırakmamalıdır. Eski gerçeklere sahip olmayan tüm hikayeler fanidir ve yok oluşa mahkumdur ─aşk ve onur ve acıma ve gurur ve tutku ve özveri. Bunları yapmadığı sürece, bir lanetin altında çalışmayı sürdürür. Aşk değil şehvet, hiç kimsenin değer kaybetmediği yenilgiler ve umut aşılamayan ve daha da kötüsü acımanın ve tutkunun olmadığı zaferler yazar. Evrensel kemiklere sahip olmayan, yara izi bırakmayan kederlerden acı çeker. Kalbi yazmaz, paçavraları yazar.” (Faulkner’ın 1949 Nobel Ziyafeti konuşmasından)

Başlıklar üzerine:
“[Uzun başlıklar] üzerine herhangi bir kural olabileceğinden emin değilim. Ama her konuda, kısa olanın daha çok şey anlattığını düşünüyorum. Ben çoğu kez hikayelerin kendilerini adlandırdıklarını düşünüyorum. Evet, hal böyleyken, daha kısa tutulmuşsa daha iyidir.” (1958’deki “Yerinde söz nedir” adlı söyleşisinden)

Başarısızlıklar üzerine:
“Hepimiz hayalimizdeki mükemmeliyet safhasına erişmekte başarısız olduk. Bu yüzden bizleri imkansızı başarmaya çalışırken yaptığımız muazzam başarısızlıklar üzerinden değerlendiriyorum. Benim fikrime göre, eğer yazdığım her şeyi tekrar yazabilecek olsaydım, daha iyi bir iş çıkarabileceğime eminim, ki bu bir yazar için en sağlıklı konumdur. Bu yüzden çalışmaya devam eder, yeniden dener, her seferinde bu sefer olacağına inanır, başarabileceğine inanır. Tabii ki başaramayacaktır, bu yüzden bu durum sağlıklıdır. Buna eriştiği zaman, kafasında oluşturduğu şeyi, hayali, aktarabildiği zaman, kendi boynunu kesmekten başka yapabileceği hiçbir şey kalmayacaktır, mükemmeliyetin zirvesinden intihara atlamamak için hiçbir sebep kalmayacaktır. Ben başarısız bir şairim. Belki de her yazar ilk önce şiir yazmak istemiş, yazamayacağını anlamış, kısa öyküye yönelmiştir, ki şiirden sonraki en çok adanma gereken daldır. Onda da başarısız olduktan sonra, roman yazarı olmaya karar vermiştir.” (The Paris Interview,1956)

İlham anında yazıya aktarmak üzerine:
“Her zaman yazı yazmak için vakit bulabilirsiniz. Bulamayacağını söyleyen herkes yalan bahanelerin gölgesinde yaşamaktadır. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda ilhamı bekletmemek gerekmektedir. İlham geldiyse kağıda dökün. Daha çok vaktinizin olduğu bir ana kadar bekleyip enstantaneyi yeniden yaratıp süslemek için beklemeyin. İlham anındaki o hissi ve canlılığı bir daha asla yeniden canlandıramazsınız.” (The Western Review,1947)

Bir yazarın ihtiyaçları üzerine:
“Bir sanatçının ihtiyacı olan çevre, çok büyük bir bedel ödemeden barış, huzur, ve haz bulabileceği herhangi bir yerdir. Yanlış olan çevrelerin hepsi kanındaki basıncı artıracak; hoşnutsuz ve öfkeli olarak daha fazla vakit harcayacaktır. Benim sanatımı icraa edebilmem için ihtiyacım olan şeyler, kağıt, tütün, yiyecek, ve biraz viski oldu…. Yazarın ekonomik özgürlüğe ihtiyacı yoktur. İhtiyacı olan tek şey bir kalem ve biraz kağıttır. Bir hediye ya da para kabul etmekten gelen yazı yazma şevkinden hiçbir zaman bir iyilik bulmadım. İyi bir yazar hiçbir zaman bir vakfa başvurmaz. Bir şeyler yazmakla çok meşguldür. Eğer birinci sınıf değilse kendisinin ekonomik özgürlüğü ya da yeterli vakti olmadığını söyleyerek kendini kandırır. İyi sanat hırsızlardan, içki kaçakçılarından, at hırsızlarından da gelebilir. İnsanlar ne kadar sefalet ve zorluğa dayanabileceklerini öğrenmekten korkuyorlar. Ne kadar sert olduklarını öğrenmekten korkuyorlar. İyi bir yazarı hiçbir şey parçalayamaz. İyi bir yazarı başkalaştırabilecek tek şey ölümdür.” (The Paris Review,1956)

Kendi deneyiminin dışında yazmak üzerine:
“Bir yazarın yazmaya çalışacağı şey konusunda hiçbir limit olmamalıdır. Kendi bildiği şekilde anlatmaya çalışmalıdır. Bu demektir ki, deneyimini aşan şeyleri yazabilir; ancak bunları sadece kendi bildiği, gözlemlediği koşullar üzerinden ele alır. Ama onu denemekten alıkoyacak hiçbir şey olmamalıdır. Ne kadar yükseğe nişan alınırsa, o kadar iyidir. Eğer başarısız olmak [istiyorsa], görkemli bir fiyaskoya sebep olsun, küçük önemsiz bir şeye değil.” (1957’de Virginia Üniversitesi öğrencileriyle bir söyleşisinden)

Tashih üzerine:
“Kağıda dökmenin heyecanıyla birkaç fazladan kelime ekleyebilirsiniz. Üzerinde yeniden çalıştığınızda, kelimelerin tınısı hala doğru çalıyorsa, eserin içinde bırakın.” (The Western Review,1947)

“Büyük ihtimal bir cümle ya da paragrafla anlatılabilecek bir hikaye anlatmaya değer değildir. Revizyon, kesip biçme işlemi─bana göre, ben tembel birisiyim. Çalışmayı sevmiyorum, bu yüzden bu işlemin büyük bir bölümünü zorlu, nefretlik kağıda dökme işlemine başlamadan önce zihnimde, düşüncelerimde yaparım. Bana göre revizyon işlemi genellikle, kağıda döktüğünüz şey, zihninizdeki şey olmadığı için kovalar. Onu değiştirir, revize edersiniz, düzenlersiniz, ideal mükemmeliyete yaklaştırmaya çalışırsınız, ve tabii ki, buna da asla ulaşamazsınız. Bu bahsettiklerim yazarın tashihi üzerinedir, editörün yazar için yaptığı değil.” (1957’de Virginia Üniversitesi yazarlık öğrencileriyle yaptığı bir söyleşiden)

Yazarın en mühim araçları üzerine:
“Bir yazar üç şeye ihtiyaç duyar, tecrübe, gözlem, ve hayal gücü─birinin yoksunluğunda diğer ikisi, bazı durumlarda sadece birisi diğerlerinin eksikliğini giderebilir. Bende, hikaye genel olarak tek bir düşünce ya da anı ya da zihnî bir resim üzerinden başlar. Hikayenin yazımı genel olarak bu ana ulaşmak için yapılır. Bu ana bizi neyin getirdiğini ya da neyin takip ettiğini anlatır. Yazar, inandırıcı, olabildiğine akışkan durumlarda inanılır insanlar yaratmaya çalışır. Tabii ki bildiği bir çevreyi oluşturmak için araçlarından birini kullanması gerekir. Müziğin bunun aktarımı konusunda en kolay yöntem olduğunu söyleyebilirim. Çünkü insanın tecrübelerinde ve tarihte en başta gelen odur. Ama benim yeteneğim kelimeler üzerine olduğu için, ben saf müziğin çok daha iyi bir şekilde dışa vurabileceği şeyi sakarlıklarla kelimelerimi kullanarak yapmalıyım. (The Paris Review, 1956)

Yazı yazmak için en iyi alıştırma üzerine:
“Oku, oku, oku. Her şeyi oku─çöpleri, klasikleri, iyiyi ve kötüyü; onların nasıl yaptıklarını gör. Bir marangoz zanaatını gözlem yaparak öğrenir. Oku! Onu özümse. Yaz. Eğer iyiyse, bunu anlarsın. Eğer değilse, camdan dışarı fırlat gitsin.” (The Western Review,1947)

Ve bir iş sahibi olmak üzerine:
“Yazı yazmayı işiniz haline getirmeyin. Hayatınızda olmasını istediğiniz şeylere sahip olmanızı sağlayacak para için başka bir iş bulun. Yazı yazmak için paraya ve zaman sınırına sırtınızı yaslamadığınız sürece ne yaptığınız önemli değildir. İşiniz ne kadar zamanınızı alırsa alsın, yazı yazmak için epey bir süreniz olacak. Hayatım boyunca istediği şeyi yazmak için yeterli zaman bulamamış bir kişiyle bile tanışmadım.” (The Daily Princetonian,1958)

Yazar: Emily Temple

Çevirmen: Mustafa Gürşan

Kaynak: Literary Hub

Ünlü Yazarlardan Tavsiyeler – 2

Kişi, her sabah oturup yazmakla yazar olur.
GERALD BRENAN

En derin korkumuz, yetersiz olduğumuz korkusu değil, ölçülemez derecede güçlü olabileceğimiz korkusu. Karanlığımız değil, aydınlığımız bizi korkutan. Kendimize soruyoruz, ben kimim ki dâhi, yetenekli, harikulade ve muhteşem olayım? Aslında öyle olmamak için kim oluyorsunuz ki? Tanrı’nın bir evladısınız. Küçük oynamanızın dünyaya hiçbir iyiliği dokunmaz. Çevrenizdeki insanların kendilerini güvensiz hissetmemeleri için bahisleri düşürmenizin hiçbir akıllıca yanı yok. İçimizdeki Tanrı ihtişamını açığa çıkarmak üzere doğduk. Bu yalnızca bazılarımızın içinde değil, herkeste var. Ve içimizdeki ışığın parlamasına izin verdiğimizde, bilmeden, farkında olmadan öteki insanların da aynısını yapmasına müsaade ederiz. Korkumuzdan kurtulduğumuzda, varlığımız, başkalarını da kendiliğinden özgürleştirir.
MARIANNE WILLIAMSON

Sıkı çalışırsan ve zamansız bir ölüm gelmezse başına, istediğini elde edersin.
ZEN deyişi

Kaygılanma. Daha önce hep yazdın, şimdi de yazacaksın. Tüm yapman gereken gerçek bir cümle yazmak. Bildiğin en hakiki cümleyi yaz.
ERNEST HEMINGWAY

İlk düşünceler, en güçlü düşüncelerdir.
ALLEN GINSBERG

ray-bradbury

Hakikat, çabuklukta. Ne kadar çabuk dökersen, ne kadar çabuk yazarsan, o kadar dürüstsün. Düşünce, duraksamada. Gecikme de, hakikate zıplama yerine üslup çabası getirir; hakikat ise edinmeye değecek tek üslup.
RAY BRADBURY

Büyük sanatçıların yürüdüğü yamaçta her adım bir serüven, bir tehlikedir. Sanatın özgürlüğü ancak ve ancak o tehlikede yatar. Bütün özgürlükler gibi, bu da sürekli bir tehlike, yorucu bir serüvendir ve işte bu nedenle, insanlar bugün huzurlu olmak için her türlü esareti kabul ederek tehlikeden kaçınıyor, tıpkı özgürlüğün yorucu taleplerinden kaçındıkları gibi. Peki sanat bir serüven değilse nedir ve nerede yatar haklılığı?
ALBERT CAMUS

En büyük yazarlar –Homeros, Dante, Shakespeare– farklı olanla ilgilendikleri ve ancak kayda değer ayrıntıları aktardıkları için başarılıdır.
WILLIAM STRUNK JR. ve E.B. WHITE

Yorgunluktan tükenmiş olduğumda, ruhumun bir iskambil kartı kadar ince olduğunu hissettiğimde, hiçbir şey bir beş dakika daha dayanmaya değmeyecek gibi göründüğünde, yazmaya başlamak için kendimi zorlarım. Ve her nasılsa, yazma etkinliği her şeyi değiştirir.
JOYCE CAROL OATES

hemingway-writing

Bir sayfalık başyapıt için bir boka benzemeyen doksan bir sayfa yazıyorum.
ERNEST HEMINGWAY’den F. SCOTT FITZGERALD’a

Preston, kaldığın yerden başlamanın yolu, kaldığın yerden başlamaktır. Tek yol budur. Ne olacağını nasıl bilebilirsin? En iyisi de ne olacağını şimdi bilmemektir. Her şeyi bilseydin, yaptığın yaratma değil, dikte etme olurdu.
GERTRUDE STEIN

Topa vur, yeter.
ALLEN GINSBERG

Yüreğin sevdalarından ve hayal gücünün hakikatinden başka hiçbir şeyden emin değilim.
JOHN KEATS

Takıntılı, zamansız düzeltme yazmayı zorlaştırmakla kalmaz; öldürür.
PETER ELBOW

Melekler, ancak disipline eriştiklerinde parlamaya başladılar.
MEVLANA

İşler iyi gittiğinde bazen durmayı hatırla. Bu, yazmaya devam edip kendini tüketmek yerine, devam etmeni sağlar. Takatin kalmayana dek yazarsan, ertesi gün yorgunluktan tükenmiş olursun ve devam etmeye gücün kalmaz.
ERNEST HEMINGWAY

Gerçekten de hiçbir şey bu kadar eğlenceli değildi. Tam da bu nedenle yazdın. Bunu daha önce fark etmemiştin. Bilinçli yaptığın bir şey değildi. En büyük zevki orada bulduğundandı. Hiçbir şey bu kadar sürükleyici değildi.
ERNEST HEMINGWAY

Gergin ve deneyimsiz yazarlar kurallara uyar; isyankâr, alaylı yazarlar kuralları yıkar; sanatçı, biçimde ustalaşır.
ROBERT MCKEE

Tanıdığım her genç yazara, yazdıklarının iyi olmadığını düşünseler bile işi sonuna kadar götürmelerini söylerim… Bütün yazarlar, çalışma esnasında yaptıklarını beğenmezler. Çünkü her zaman bir potansiyelin farkındadırlar ve ona ulaşamadıklarına inanırlar. Ama tam da okur bu potansiyelin farkında olmadığı için yazar bu durumu es geçemez.
WILLIAM SAROYAN

Asla kusursuz olamayacaksın. Stardartlarını aşağı çek ve devam et.
WILLIAM STAFFORD

Her seferinde tek iş üstünde çalış. Bütün yumurtalarını aynı sepete koy, sonra o sepete dikkat et.
ANDREW CARNEGIE

Mükemmel, iyinin düşmanıdır. Bütün çalışmalarım boyunca yaptığım, şunu tekrarlamak: “Yapabildiğimin en iyisi bu; beğen ya da beğenme.” Başka bir deyişle, “Eğer edebiyat değilse, dilediğin gibi adlandır. Hiç umurumda değil.”
HENRY MILLER

Kendi işini yargılayamazsın. Şunu akılda tutmak önemli: Bütün yazarlar kendi işlerine karşı tutumlarında tutarsızdır; bir işlerine biçtikleri değer, hava gibi, sürekli değişir. “Nihai” bir hükme varmak neredeyse imkânsızdır ve bu da bir sürü nedenden ötürü iyi bir şey.
VICTORIA NELSON

Yap gitsin. İnsanlar bazen şöyle sorarlar: Ya tıkanıklığımı aşar da söyleyecek sözüm olmadığını görürsem? Asıl anlamlı soru şu olmalı: Ya söylemem gereken şeyi söylemek için kendime fırsat tanımadan yaşarsam ne olur?
JULIA CAMERON

Asghar Farhadi

asgharfarhadi2Hikaye ipten bir askıdır. Bu ipin bir ucu bir duvara, diğer ucu öbür duvara asılır. Ve üstüne elbiseler asarız. Bir son bağlamazsak elbiseler asılamaz, düşer. Hikayenizi yazarken her zaman bir son bulundurun aklınızda. Belki bu gerçekten kullanacağınız son değildir. Belki değiştireceksiniz ama kalemi her elinize aldığınızda bu sonu düşünün. Son olmadan bir senaryo yazamayız.

Asghar Farhadi

Seyirciyi Şaşırtmalı mı, Germeli mi?

hitchcock (1)

Truffaut: – «Gerilim” ve «şaşırtmaca” arasındaki farkı tanımlar mısınız?

Hitchcock: – «Gerilim” ile “şaşırtmaca» arasında kesin bir fark olduğu halde hala birçok filmde bu ikisi, sürekli olarak karıştırılıyor. Ne demek istediğimi açıklayayım: Şu anda ikimiz son .derece masum bir sohbet yapıyoruz. Şimdi, aramızdaki şu masanın altında bir bomba olduğunu varsayalım. Ortada hiçbir şey yokken ansızın «booom!,, ve bir patlama .. , İzleyici şaşırıyor. Biz bu şaşırtmacanın öncesinde, izleyiciye son derece sıradan, hiçbir özelliği olmayan bir sahne gösterdik. Şimdi bir gerilim durumunu oluşturalım. Masanın altına bir bomba konmuş ve izleyici bunu biliyor. Belki de anarşistin onu yerleştirdiğini gördü. İzleyici, bombanın saat l’de patlayacağını da öğrenmiş; şu anda saat bire çeyrek var- dekorda bir duvar saati yer alıyor. Böyle durumlarda, aynı sıradan konuşma birdenbire ilginçlik kazanır, çünkü izleyicinin olaya katılımı vardır. İzleyiciler, perdedeki oyuncuları uyarma özlemindedirler: «Böyle. önemsiz konulan tartışmayı bırakın. Altınızda bomba var. Patlamak üzere!,, Birinci durumda izleyiciye patlama anında 15 saniyelik bir şaşırtmaca yaşattık. İkinci durumdaysa 15 dakika boyunca bir gerilim yaşar. Buradan varacağımız sonuç izleyiciyi her seferinde durum hakkında olabildiğince bilgilendirmek gerektiğidir. Burada tek istisna işin püf noktasının şaşırtmacaya dayandığı, yani bizzat beklenmeyen sonun öykünün doruk noktasını oluşturduğu durumdur.

Haneke

michael-haneke-1

“Bir filme başlarken, aklıma yığınla fikir üşüşür ama senaryonun nihai iskeleti ortaya çıktığında bu malzemenin üçte ikisi çöpü boylar. Bu çok yavaş ilerleyen bir süreç. Senaryo yazımında esas emek isteyen hikâyenin ana çatısını oluşturmaktır, yoksa sahneleri yazmak gayet zevklidir ve hızlı ilerler. Esas iş, şimdi bu karakteri burada bırakırsam, ona ne zaman geri dönmem gerektiğini tespit etmektir. Bu iki sahne birbirine iyi eklemleniyor mu? Birincil hedef, en baştan itibaren gerilimi yaratmak ve sonuna kadar korumaktır.”

Michael Haneke

Haneke Haneke’yi Anlatıyor / Michel Cietutat & Philippe Rouyer

Yazarlardan Tavsiyeler

Amatörler, oturur ve yazmak için ilham beklerler, biz sadece çalışırız.

Stephen King

En iyi ilham; çalışmaktır. Daima çalışın. Eğer çalışmanız başarılı olursa daha fazla çalışın. Başarısız olursanız yine çalışın. Çalışmak için hevesliyseniz, çalışın. Sıkıldınız mı, yine çalışın.

Michael Crichton 

Gizem, bütün sanat eserlerinin en temel unsurudur.

Luís Buñuel

Eğer üçüncü (sonuç) bölümle ilgili bir sorununuz varsa, gerçek sorun birinci (giriş) bölümdedir.

Billy Wilder

Ünlü yazarlardan yaratıcı yazı için ipuçları

faulkner
Bırakın gramer, noktalama ve heceleme gündelik yaşamınızın içine girsin. En büyük ve harikulade karmaşalar bile cümleler haline getirilmelidir.
Terry Pratchett
Her yazının ilk hali rezalettir.
Ernest Hemingway
Unutmayın ki birileri size bir şeylerin yanlış olduğunu ya da onlara doğru gelmediğini söylerse çoğu zaman haklıdırlar. Size neyin yanlış olduğunu ve nasıl düzeltmeniz gerektiğini söylerlerse çoğu zaman haksızdırlar.
Neil Gaiman

Nesir bir mimarlıktır, iç dekorasyon değil.
Ernest Hemingway

Yazmak parayla, ünlü olmakla, sevgili bulmakla ya da arkadaş edinmekle ilgili değildir. Nihayetinde yazmak, eserlerinizi okuyacak insanların hayatlarını zenginleştirmekle ilgilidir. Uyanmakla, iyi olmakla ve üstesinden gelmekle ilgilidir. Mutlu olmakla ilgilidir.
Stephen King

Her zaman bir not defteri taşıyın. Her zaman. Kısa süreli hafıza, bilgiyi sadece üç dakikalığına taşır. Kağıda kazımazsanız bir fikri sonsuza kadar kaybedebilirsiniz.
Will Self

Eğer okumaya zamanınız yoksa yazmaya da zamanınız (ya da yazmanızı sağlayacak bir aracınız) yoktur, bu kadar basit.
Stephen King

Sevdiklerinizi öldürün, sevdiklerinizi öldürün. Bu, sizin o egoist ve yazar bozuntusu küçük kalbinizi kıracak olsa bile sevdiklerinizi öldürün.
Stephen King

Yazdığınız zamanı ve mekanı koruyun. Herkesi, sizin için en değerli insanları bile ondan uzak tutun.
Zadie Smith

Eğer hikâyeler anlatabiliyorsanız, karakter yaratabiliyorsanız, olaylar icat edebiliyorsanız ve samimi ve tutkuluysanız nasıl yazdığınızın hiçbir önemi yoktur.
W. Somerset Maugham

Çalışma alanında internet bağlantısı olan birinin iyi bir kurgu yazabilmesi oldukça kuşkuludur.
Jonathan Franzen

Yazmayı bitireceğiniz fikrini aklınızdan çıkarın. Yüzlerce sayfanın takibini yapmayı bırakın ve sadece günde bir sayfa yazın, bu yardımcı olacaktır. Sonunda bitirdiğinizde ortaya çıkan sonuç sizi şaşırtacaktır.
John Steinbeck

Yazma hakkındaki tavsiyeleri çok ciddiye almayın.
Lev Grossman

Şahsi fikrim şu ki bir hikâye yazıldığı zaman, hikâyenin başı ve sonu silinmeli. Çünkü biz yazarlar en büyük yalanları bu kısımlarda söyleriz.
Anton Çehov

Büyük bir kitap yazmak için büyük bir konu seçmelisiniz.
Herman Melville

Yaratıcılığın en büyük düşmanı kendinden şüphe etmektir.
Sylvia Plath

Sanatçı, kendi hayal gücüne boyun eğmelidir.
Richard Wright

En korkutucu an her zaman yazmaya başlamadan hemen önceki andır.
Stephen King

İlham gelmesini bekleyemezsiniz, bir sopayla onun peşinden gitmelisiniz.
Jack London

Yazar olmayın, yazı olun.
William Faulkner

Kendini geliştirmeden yazarlık kariyerine başlamak isteyenlere tek tavsiyem, kalın bir post edinmeleri gerektiği olur.
Harper Lee

Eğer kendiniz hakkındaki doğruları söyleyemiyorsanız, başkaları hakkındaki doğruları da söyleyemezsiniz.
Virginia Woolf

Gerçek özgünlük yeni bir biçimle değil, yeni bir bakış açısıyla olur.
Edith Wharton

Mükemmelliğe, yazıya eklenecek hiçbir şey kalmadığında değil, yazıdan çıkarılacak hiçbir şey olmadığında ulaşılır.
Antoine de Saint-Exupery

Bekleyin, bekleyin, bekleyin, bekleyin. Zorla yazmaya çalışmayın. Çoğu insan öyle yapar ancak bu işe yaramaz. Sadece bekleyin, gelecektir.
Toni Morrison

Kenar

Michael Crichton

” En büyük ilham kaynağı; çalışmaktır. Sürekli Çalışın. Eğer başarılı olursanız, çalışın. Eğer başarısız olursanız, yine çalışın. Eğer ilgileniyorsanız  çalışın, sıkıldıysanız yine çalışın. Hep çalışın.”

 

Michael Crichton